ŞEHR-İ ERZURUM

Doğu'ya İlk Defa Gelen Bir Bayan Misafirin Erzurum Tasviri...

Doğuya İlk Defa Gelen Bir Bayan Misafirin Erzurum Tasviri...
Doğu'ya İlk Defa Gelen Bir Bayan Misafirin Erzurum Tasviri...


Dağlar Dile Gelse: Erzurum


Doğu'ya ilk defa gelen bir bayan misafirin Erzurum hakkında yazısı...

Türkiye genelinde yapılacak bir sınav komisyonu oluşturuyorduk. Şeçilen 20 şehire dağılacaktık. İşyerinde tercih formları verildiğinde gitmek istediğimiz üç tane şehir ismi yazmamızı istediler. Tercihlerim şöyleydi; 1.Ağrı 2.Van 3.Erzurum. Beni Doğu'ya gönderin!

Görev zamanı geldiğinde sabah saat 04:00 idi. Hiç uyumamıştım. 05:00 te havaalanındaydık.THY ile Erzuruma gitmek için bekliyorduk. İki saate yakın bir yolculuktan sonra Erzurum'a vardık.


Hayatımda ilk defa Doğu Anadoluda bir şehirdeydim

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

İş için gelmiştim ama karış karış gezecektim hiç uyumamak pahasına da olsa... Dağlar arasından mis havayı soluyarak şehir merkezine ulaştık. Konaklama yerimiz vardık. Hiç vakit kaybetmeden eşyalarımızı otele bırakıp dışarıya çıktık. Bir takım ihtiyaçlarmız için bakkala ya da markete uğramamız gerekti.

Otelin karşısında bir taksi bekliyordu. O tarafa doğru ilerleyip şoföre en yakın bakkalın yerini sordum. Gidip ihtiyaçlarımızı aldık. İhtişamı ile karşımızda duran Palandöken dağlarına nasıl çıkabilirdik diye düşünürken öteden bir ses geldi. Seslenen taksi şoförüydü.

- Dağa gitmek isterseniz taksiyle 15 dakika sürer. Buraya sadece 10 km.dir.

- O halde hemen gidelim.

Mevsim bahardı. Her yer ot kokuyordu, yabani bitkiler vardı adını hiç bilmediğim. Yavaşça ilerliyorduk dağ yolunda, kulaklarım tıkanmaya başlamıştı.Taksi şoförü bize şehir ile ilgili genel bilgiler veriyordu. Palandöken kütle olarak bir sıradağ olduğundan ve Erzurum şehir merkezi de 1950 metreyi bulan bir yükseklikte olduğu için dağlar çokta heybetli görünmüyordu. Dağa çıktıkça hava soğuyor ve üşütüyordu. Oysa şehir içinde T-shirt ile dolaşıyorduk.

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Yalnız kalmıştı Palandöken. Kışın açık olan tüm oteller kapalı idi. Oteller mevkii 2100 metre rakımlı idi. Arabayla çıkılabilecek en yüksek tepeye çıkınca 2450 metre yükseklikteydik. Çimenlere oturup sohbet etmeye başladık. Alışık olmadığımız bir rakımda olduğumuz için biraz baş ağrısı oldu ama geçti hemen. Taksici (Erol Bey) bizi bekleyebileceğini söylemişti.

Zirve 3271 metre rakımlı. Kayak pistlerinde yürüyorduk, teleskiler çıkartılmış yerlerinde sadece direkleri duruyordu. Çay içebilseydik bir yerde diye aklımızdan geçerken Erol Bey'in sesini duydum. Hızır gibi yetişiyordu her defasında.

- Bizim evden çay getirsinler isterseniz.

- Dağın başına evden çay mı getirecekler?

- Semaver ile getirirler.

- Zahmet olmasın.

- Başımızın üstüne ne demek!

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Erol bey'in kardeşi semaveri getirmişti. Yakmak içim tahta parçaları topladık etraftan, çayın demlenmesini beklerken, poğaçaların tadına bakıyorduk. Ev poğaçası. Kuru kuru yenmezmiş dediler öyle bir yenir ki dedim!

Dağdan manzarayı anlatacak kelimeler var tabi ama eksik kalır tüm benzetmeler. Gün batımını da çayımızla orda karşılamaya karar verdik. Akşam yemeği için yöresel yemeklerin yapıldığı Erzurum Evleri'ne gittik. Eski Erzurum evlerinin her detayını,köy hayatını o kadar büyük bir emek vererek yansıtmışlardı ki, yapma değil gerçek bir evde yer sofrası üzerine konan sinide yemek yiyorduk.

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Kesme aşı, ekşili yaprak sarma, Tandır kebap ve pilav siparişi verdik. Ayranı bakır sürahi ile servis yaptılar. Etin bu kadar güzel olmasını hayvanların doğal ortamlarında beslenmelerine borçluyduk. Muhabbetin tadı damağımızda ordan ayrıldık.

Ertesi sabah çok erken sınavı yapacağımız okula gidecektik. Ama daha geceyi bitirmeye de niyetimiz yoktu. Otel'e doğru yola koyulduk. Akşam canlı müzik ve panoramik şehir manzarası eşliğinde yerel türkülerini dinleyip, danslarını seyrettik. Bu kadar güzel dans eden erkekleri bir arada görmemiştim. Hiç bir kadın dans etmeye kalkmıyordu. Belki de buralarda böyleydi...

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Sabah gün doğarken kalkıp okula gittik. Doğu illerinden gelecek 60 çocuğumuz vardı. Sınıflarımızı düzenleyip sınavı başlattık. Kazananlar tam burslu okumak için İstanbul'a gelecekti. Aileler okul bahçesinde bekliyor, soran gözlerle bize bakıp gülümsüyorlardı. Çocukları sınavda başarılı olursa İstanbul'a yatılı okula göndereceklerdi. Bir dede yanıma yaklaşıp "O benim ilk torunum. Hayırlısı ile kazansın göndereceğim, babasının bana emaneti o. Okuyacak."


Türkiye'm güzel insanların toprağı!

İşimizi bitirdikten sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Kampüsüne gittik, hayranlıkla etrafı gezerken geleceğe dair daha çok umutlanır oldum. Sonra çarşıları gezdik, oltu taşının her şeklini bulabileceğiniz dükkanlar var. Kars kaşarı ve diğer tüm süt ve süt ürünlerini alabileceğiniz küçük dükkanlardan alışveriş yaptık.

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Erzurum Kalesinin en yüksek yerine çıkmak üzere yolumuza devam ettik. Erzurum Kalesi, yaklaşık 2000 m. yükseklikte bir tepe üzerinde inşa edilmiş. İç kale 5. yüzyılda Roma İmparatoru Theodosius tarafından yaptırılmıştır. Son zamanlara kadar Türkler tarafından kışla olarak kullanılmıştır.

Tortum şelalesine gitmeye yeterli vaktimiz olmadığından Erzurum'un 5 km kuzeydoğusunda Pasinler yolu üzerinde bulunan 1293 Savaşı Anıtı'nı ziyarete gittik. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında şehit olan askerler için dikilmiş. Anıtın ön yüzünde '1293 Harbi Şehitliği 1877-1878' yazıyor. 'Vatan' kılınan topraklarda hem gurur hem hüzün duyuyoruz. 'Burası bizim, Erzurum Kongresi de burda yapıldı' diye çocukça bir haykırmak geliyor içimden, sanki elimden alıvereceklermiş gibi... susuyor ve yola devam ediyorum.

Bayan Misafirin Erzurum Tasviri

Yemek vakti geldiğinde Erzurum'a ait bir kebap türü olan Cağ kebabını tatmaya bir lokantaya gittik. Önceden terbiye edilmiş kuzu etinin yatık bir şiş üzerinde kömür ateşi eşliğinde pişirilmesiyle hazırlanır. Cağ adı verilen şişler kullanılarak servis yapıldığından bu adı almış. Afiyetle yedikten sonra otelimize döndük.

Gece uçağımız saat 22:50 te kalkacaktı... En azından biz öyle biliyorduk. Erol bey bizi havaalanına götürecekti. Gece havaalanına geldiğimizde, yüksek sesle isimlerimizin anons edildiğini duyduk. Daha 45 dakika vardı uçağın kalkmasına. Hatta ben 'erken geldik' diye söyleniyordum. Uçak saati elimizde bulunan gidiş dönüş bilgilerinde yanlış yazıldığından geç kalmıştık. İstanbul uçağı 22:10 da kalkacaktı. Beş dakika içinde görevliye durumu anlatıp biletlerimizi bile teslim alamadan nüfus cüzdanlarımızı gösterip koşmaya başladık.

Uçakla büyük şehire dönüyorduk. Aklımda 'Onlar' kalbimde 'Onlar' vardı. İçimin 'iç' denizlerinde onları düşündükçe geleceğe dair umutlarım büyüyor, korkularım azalıyordu. Gözlerinde gördüğüm o gücün ve samimiyetin kaybolmamasını diliyordum. Dağlara hasret, yamaçlarda türkülerle gidiyordum...

Bir bayanın Erzurum yazısı-tesbit ettiği resimlerle:30.05.2009

Paylaşım: Vehip Atalay Kitapsarayı-Erzurum

Yorumla
Facebook Twitter Telegram Whatsapp Linkedin Pinterest
{{begeni}} {{yorumsayi}}
18 Haziran 2022 07:49
Kullanıcı
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}

{{item.YorumMetni}}

{{item.BegenSay}}
Oturum Açınız

Yorum yazmak için oturum açmalısınız.

Oturum Aç Üye Ol

Mağazada Çok Satılanlar

Mağaza