ERZURUMLULAR

Bir Erzurumlu, Gaz Ocakçı Hacı İdris Çıkman Usta!

Bir Erzurumlu, Gaz Ocakçı Hacı İdris Çıkman Usta!
Bir Erzurumlu, Gaz Ocakçı Hacı İdris Çıkman Usta!

Bir Erzurumlu!


Erzurumlu hemşerimiz Tacettin Özonur bir değerimizi daha kaleme aldı ve sosyal medya hesaplarında paylaştı.

İşte Özonur’un anlatımıyla Gaz Ocakcı İdris Çıkman Usta…

“Kadim şehrimiz Erzurum tarihin her döneminde ilim, sanat ve kültür merkezi olmuştur.

Geçmişten günümüze kadar gelen tarihi eserlerden ve eski Erzurum evlerimizden bunu anlamak çokta zor olmasa gerek.

Bu gün dahi şehrimizde bulunan bu nadide sanat eserlerinin o gün ki şartlarda nasıl yapıldığını hayranlıkla izliyoruz.Tabi bu eserler eskilerin deyimi ile "gökten zembille inmedi ya" elbette bu memleketin aşını ekmeğini yemiş, hamurunda mayalanmış olan zenaatkar ve ustalarımız tarafından inşa edildiler.

Erzurum demek sanat ve kültür demektir. Bu sanat ve kültür eserlerini planlayıp tasarlayan ilim erbabları olduğu gibi, eserleri hayata geçiren bir çok zenaat erbabı marangozu, demircisi, oymacısı, taşcısı ve işçisi ile birlikte bu eserlerin hepsi, Erzurum'da yetişmiş sanatkarlar tarafından inşa edilmişler...

Bu değerlendirmeleri yapmam da ki temel maksat, bir sanat erbabından bahsederken sanılmasın ki bu ustalar ufak tefek el işleri uğraşmışlar.

Tarihi eser diye tanımladığımız bütün eserlerde bu sanat erbablarının el emeği ve göz nuru vardır.

İşte yine bu kapsamda Tebrizkapı çarşısının şatafatlı yıllarında zenaatın altın bilezik sayıldığı dönemlerde, yaptığı işin hakkını vererek hafızalarda iz bırakmış olan değerlerimizden birisi olan,

Hacı İdris Çıkman ustanın akılda kalan hatıralarından bahsederek, hayatta olan ustamızı yad edip,  bu vesile ile de eski diye ifade ettiğimiz yaşam tarzlarımızı hatırlatarak bu günlere aktarıp farkındalık oluşturarak,  Hacı İdris usta hakkında da tarihe bir not düşermektir.

Hacı İdris usta;

Yapı olarak kısa boylu tıknaz bir yapısı olmasına rağmen, güçlü kuvvetli, arı gibi çalışan tuttuğunu koparan bir ustamız idi.

O günleri görenler bilir. Tebrizkapıda ki, o daracık dükkânında kendine özgü mahareti ile yaptığı gaz ocaklarından tanınmış, bu vesile ile hem gönüllere hem de bir devre damgasını vurarak, hayatı kolaylaştıran icadı ile evlerimize kadar giren ustalarımızdan birisi olmuştur.

O günleri gören kime Hacı İdris desen, yaptığı gaz ocaklarından bahsederek, anasına ve babasına rahmet okur.

Bu günlerin penceresinden bakıp gaz ocağı deyip geçmeyin. O gün ki şartlarda İdris ustanın yaptığı gaz ocakları, evlerde ve imalat yapan birçok işyerinde hayati öneme sahipti.

O dönemde her ne kadar misden yapılma küçük gaz ocakları olsa da İdris ustanın kendi icadı olarak yaptığı büyük demir gaz ocakları, mantız diye adlandırdığımız tenekeden yapılma kömür ocaklarını ortadan kaldırarak adeta yeni bir çığır açmış, toplum tarafından da çok beğenilerek evlerde kullanılmaya başlamıştır.

Bu gaz ocaklarında yemek pişirilir, kazanlarda çamaşır kaynatılır, banyo suyu ısıtılır kavurma yapılır, yağ eritilir, büyük nişan ve düğün davet yemekleri için börek kızartılır, hatta cenazelerin yıkanması için bahçelerde bu gaz ocakları ile su ısıtılarak cenazeler yıkanırdı.

Hacı İdris usta, o dönemde yaptığı bu efsane gaz ocakları ile adından sıkça söz edilen, bir zenaat erbabı olmuştur.

Hal böyle olunca da bu gaz ocaklarından almakta öyle kolay değildi. Talep çok olunca önceden sipariş vermek en az iki üç ay sıra beklemek lazım gelirdi.

İdris usta da hiç durmadan dükkânında siparişleri yetiştirmek için adeta bir fabrika gibi çalışırdı. Küçük tezgâhında gözünde siyah kaynak gözlüğü ile sürekli kaynak yapar, ocaklara meme takar, arada bir de anahtar kilit yapardı.

Dükkan yetmediği için çıraklar, kalfalar tarafından bir çok iş, kapı önünde ki kaldırımda yapılırdı.

Yapılan işler, toplanan meraklı çocuklar, hatta büyükler tarafından da seyredilirdi.

Gaz ocaklarının kasnağına oksijen kaynağı atılırken kaynaktan çıkan küçük küçük patlama sesleri ile beraber çıkan kıvılcımlar çok heyecan verici ve seyre değer bir manzara oluştururdu.

Bu yoğun çalışma günlerinin birinde içeride bulunan karpit kazanının patlaması neticesinde büyük oğlu Fazlı, yüzünden yaralanmış hatta bir gözünü kaybetmişti.

İdris ustanın küçük oğlu Kamil de zaten doğuştan lal idi. Kamil sürekli dükkanda babasının yanında durur kızdığı zaman Kamil'i durdurmak, güç yetirmek neredeyse imkansız hale gelirdi.

Leblebici yokuşunda bahçeli bir evde oturan İdris ustanın o yıllarda birde motoru vardı.

Yan tarafında oturma sepeti olan motorla, yakın komşusu olan amcam, sobacı Hüsnü Özonur'la birlikte sabah erkenden Hasankale çermiklere gidip yıkanıp döndüklerini hatırlıyorum.

Motorun bir arızası olursa İdris usta, kendi söker yapar ve takardı. Usta için imkansız diye bir şey yoktu, bir sorun varsa mutlaka bir çözüm bulurdu…

İdris usta,  öyle de zeki ve marifetli bir sanat erbabıydı. Yanında bir çok çırak ve kalfa yetiştirip, topluma kazandırarak bu alemde hoş bir seda bırakmış olan Hacı İdris ustamız, İstanbul'da halen hayattadır.

Yorumla
Facebook Twitter Telegram Whatsapp Linkedin Pinterest
{{begeni}} {{yorumsayi}}
29 Ocak 2022 19:29
Kullanıcı
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}

{{item.YorumMetni}}

{{item.BegenSay}}
Oturum Açınız

Yorum yazmak için oturum açmalısınız.

Oturum Aç Üye Ol

Mağazada Çok Satılanlar

Mağaza