ERZURUMLULAR

Erzurumlu Bisikletçi Cevdet Emi!

Erzurumlu Bisikletçi Cevdet Emi!
Erzurumlu Bisikletçi Cevdet Emi!

Erzurum Değerleri!


Bu İçeriğimizde Sizleri 70’li Yılların Erzurum Sokaklarına Götürüyoruz…


Erzurumlu Tacettin Özonur’un sosyal medya paylaşımından istifade edilerek oluşturulan bu yazı, 70’li yıllar Erzurum sokaklarına aittir.

70’li yıllarda Erzurum'da bisiklet deyince, o dönemin çocukları için, ulaşılması çok güç, bir hayalin akıllara geldiğini anlattığı yazı şöyle;

“Şehirde tek tük rastlanan bisikletler, aileler tarafından lüks ve gereksiz kabul edilir, çocukların ise hayallerini süsler ve rüyalarına girerdi.

İşte tamda o günlerde çocukların rüyalarına giren, ulaşılmaz zannedip, uzaktan seyrettiği bisikletleri, Tebrizkapı'da küçük paralarla çocuklara kiralayarak ayağına getiren, bir kahraman çıktı ortaya, ‘Bisikletçi Cevdet Emi’...

Asıl adı Cevdet Tanc olan, aynı zamanda Gavurboğanda muhtarlıkta yapan, herkes tarafından da çok sevilen, sayılan, eski toprak, adam gibi adamlardan değerli bir şahsiyetti.

Erzurumlu Bisikletçi Cevdet Emi

Cevdet Emi,

Aynı zamanda Gavurboğanlı Necdet ile birlikte, Doğuspor’un uzun yıllar takım kaptanlığını yapan Cevat kardeşlerin babalarıydı.

Bisikletçi Cevdet Emi...

Çifte Minarelerin doğu yönünde bulunan, şu an tuvaletlerin bulunduğu yerde, Tebrizkapı’ya dönen tam köşedeki boşlukta, satın aldığı bisikletleri çocuklara kiraya vererek, kiralama sektörünün günümüzdeki ilk temsilcilerindendi dersek, sanırım abartmış olmayız.

Tabi o yıllarda bisiklet sürmesini bilen çocukta pek yoktu. Öğrenmek için Cevdet eminin kurs merkezi diyeceğimiz, bu yeraltı tuvaletlerinin üzerindeki pistte yarım saat, bir saatlik kiralamalarla kullanmayı öğrenip, daha sonra şehir turuna çıkmaya hak kazanmak lazımdı.

Elimize geçen ufak tefek paralarla, iki, üç arkadaş bir araya gelir Cevdet emmiden bisiklet kiralamaya koşardık. Bir, iki kiralamadan sonra, artık bisiklet sürmeyi öğrenmiştik.

Bisikletlerde kalın teker, kontrol pedaldı. Yani pedalı tersine, geriye doğru çevirdiğin zaman fren vazifesi yapar, bisikleti durdururdu. Buna da kontrol pedal derdik. Öyle yoğun bir talep vardı ki bisiklet kiralamak için sıra beklediğimiz zamanlar çok olmuştur.

Erzurumlu Bisikletçi Cevdet Emi

Cevdet Emi'de,

Kulübesinin önünde, küçük taburesinde oturur, omuzunda ceketi, başında köşeli kasketi ile, tam bir dadaş edası ve basiretiyle, kolundaki saatini sürekli kontrol ederek, kimin ne kadar vakti kaldı, takip eder, zamanı dolanları indirir, sırada bekleyenleri bindirirdi.

Usta binicilerin kimliklerini rehin alarak şehir turuna çıkmalarına müsaade ederdi.

Çarşıdan babamı tanıdığı için benden kimlik almaz, eğer yanımda arkadaşım varsa, onlara da ben kefil olurdum bisikletleri alırdık.

Bana derdi ki,

"Ola Bakkal Veddo'nun oğlu, bu uşağları tanımam, eğer geç galırsaz parasını senden alıram" diye, sıkı, sıkı tembih ederdi.

O zaman caddeler genelde boştu. At arabası, fayton. Arada bir 302 belediye otobüsü geçer, tek tük Cehrole ticari taksiler caddede dolaşırdı.

Kırmızı ışık, yaya geçidi ile henüz tanışmamıştık.

Bisiklete atladık mı Cumhuriyet caddesini boydan boya kat ederek, Havuzbaşı etrafını turlar, Hastaneler caddesi, Gez Mahallesinden Gürcükapıya çıkar, Batpazından Çifte Mirarelerin önüne gelir, Tebrizkapıyı dolanır, Üçkümbetlerden, Topraktabyaya çıkar, Gavurboğandan aşağı tekrar Tebrizkapıya inerek turu tamamlardık. Bisikletleri ter kan içinde kalarak, üç beş dakika gecikmeyle de olsa, Cevdet emmiye teslim ederdik. Bazen bisikletle yarış yaparak, Ilıcaya kadar gidip geldiğimizde olmuştur.

Yıllar böyle geçip giderken yaşlarımız büyüdükçe, boylarımızda uzandı. Artık küçük bisikletler bize yetmez oldu. Cevdet emmide bunun farkındaydı. Bize derdi ki "ola uşağ azıcık sabredin size gıcır, gıcır yeni bisikletler getirecem." O yaz bitmeden yeni ve ince teker büyük bisikletler ile birlikte, Mobilet, pedallı motosikletler de gelince gözlerimize inanamadık.

Yeni bisiklet beklerken, Cevdet emi sürpriz yapmış motosiklet de getirmişti. Bizde bisikletin pabucunu dama atarak, hemen motosiklete terfi ettik. Herkese vermezdi ama, motosiklete ilk binenlerden biri olmuştum.

Artık yokuşları kolayca çıkabiliyorduk. Motor kiralayınca Cevdet emi saatine göre depoya benzin koyardı, eğer vaktini geçirirsen benzin biter yolda kalırdın.

Motor kiraladığım bir gün arkadaşlarıma görünmek, hava atmak için mahalleye çıktım. Bir arkadaşım illa ver bir tur atıp geleyim diye ısrar edince, kıramadım verdim.

Gel gör ki, gidiş o gidiş.

Bekle ki gelsin, ne mümkün, saatte doldu, motor ortada yok. Bir zaman sonra köşeden yürüme olarak motorla birlikte arkadaş göründü. Vakti geçince benzin bitmiş, yolda kalmış, kaldığı yerden ancak motoru getirebilmiş. Tabi cezayı ben çektim, geçen sürenin parasını Cevdet emmiye ödemek zorunda kaldım.

Bir zaman sonra, belediye Cevdet emmiyi bu yerleşkesinden kaldırdı. Hemen karşı tarafta,
şu an Tebrizkapı karakolunun yan tarafında bulunan boşlukta, baraka dükkanlar ve semt pazarı yaparak, caddeye bakan dükkanın birini de, Cevdet emmiye verdi. Cevdet eminin de artık başını sokacak, kapalı bir dükkanı olmuştu.

Zaten bir kaç yıl sonra, bisiklet kiralama işi de yavaş yavaş eski cazibesini kaybetmiş, artık bisikletler çoğalmış, herkes kendi bisikletini alır olmuştu.

Bende kendime Tercüman gazetesinin pazarlama şirketi terpaştan bir Bisan Cobra bisiklet aldım.

Cevdet Tanc

Cevdet emmide,

Yeni dükkanında bisiklet ve motorsikletler için aksesuar malzemeleri satıp, tamirat işlerini yaparak mesleğine devam ederken, aynı zamanda şişe ile ispirto ve benzin satışı yapmayada başladı.

Bir kaç yıl sonra belediye bir kez daha bu dükkanları kaldırıp, yerine yeşil alan park yapınca, Cevdet emmiye de Tebrizkapıyı bilenler hatırlar, turan pastanesinin üst sırasında otobüs duraklarının bulunduğu yerde, küçük büfeler yaparak, birini de Cevdet emmiye verdi.

Olsun, burası eski yerinden daha canlı ve manzarası güzeldi.

Yıllar hızla geçip giderken,

Cevdet emi de artık torun torba sahibi olmuş, yeni, yeni yürümeye başlayan torunu Hakan'ı da sürekli yanında dükkana getirip götürmeye başlamıştı.

Artık vaktinin büyük bir kısmını torunu Hakan ile ilgilenerek dükkanda geçirir, dizinin dibinden hiç ayırmazdı.

Hakan'da bütün sevimliliği ile adeta çarşının maskotu haline gelmişti.

Zaman böyle geçip giderken Hakan büyümüş, delikanlı olmuş, Cevdet emmi de iyice yaşlanmış, dükkanı satmak zorunda kalmıştı.

Cevdet Tanc Erzurumlu

Ömür dediğin nedir ki?

Bir ezanla, sela arasından, göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçen, türlü pişmanlık ve hayal kırıklıkları ile dolu yılların ardından, dönüp bakınca arkaya, nice güzel hasletleri olan, müstesna adamlar gelip geçmiş, iz bırakmış hayatımızda.

Bisikletci Cevdet Emi'de, dönem çocuklarının gözünde efsane olmuş, gönüllerini fethederek, hoş bir seda bırakıp, bu dünyadan göçüp gitmiş bir değer.”

Yorumla
Facebook Twitter Telegram Whatsapp Linkedin Pinterest
{{begeni}} {{yorumsayi}}
16 Ocak 2021 14:15
Kullanıcı
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}

{{item.YorumMetni}}

{{item.BegenSay}}
Oturum Açınız

Yorum yazmak için oturum açmalısınız.

Oturum Aç Üye Ol

Mağazada Çok Satılanlar

Mağaza