ŞEHR-İ ERZURUM
Dadaşın Kimliği!
Dadaş Diyip Geçme!
Bugüne kadar Erzurum'a ve Erzurumluya ilişkin pek çok söz söylenmiştir. Bunların başında Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi gelmektedir. Evliya Çelebi, Erzurum'a gelişini ve gördüklerini son derece canlı ve ilgi çekici bir üslupla dile getirir. Onun Erzurum'a dair naklettiği bilgiler arasında hayli ilginç tespitlere rastlıyoruz. Bunlar, halkın yüz renginden tutun da giyinişine kadar son derece dikkatli, gözleme dayalı tespitlerdir.
Evliya Çelebi 17. Yüzyıl Erzurum insanını şöyle tanımlıyor:
"Sağlam, rahatına düşkün, orta boylu, canlı, yaşlıları ve gençleri hep bahadır ve gürbüz adamlardır. Çok sağlam yapılı olurlar. On yaşından yirmi yaşına varıncaya kadar erkek çocukları gayet güzel olur, ondan sonra tez kıllanırlar. Fakat hepsi yumuşak huylu, uysal, zeki ve anlayışlı adamlardır. Kadınları da son derece güzel olup kelimeleri ve lehçeleri düzgün; dişleri inci rengindedir. Havasının güzelliğinden erkekleri çok yaşarlar."
"Beş Şehir" isimli eserinde Erzurum'u bir kartal yuvasına benzeten Ahmet Hamdi Tanpınar,
Erzurum insanının felâketler karşısında direncini kaybetmeyen, mücadeleci, nüktedan, hicivci bir yapıya sahip olduğunu belirtir.
Erzurumlu, hoşgörü, zevk, heyecan, inanç ve benzeri faktörlerin tezgâhında biçimlenerek dadaş olmuştur.
Erzurum'un Türk'ün bin yılık kültürünü kendi coğrafyası ile bütünleştirdiğini ve önemli bir tarihi misyonu olduğunu belirten İsmail Habip Sevük ise, Erzurum ve Erzurumlu hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor:
"Borçların en azizi vatan borcudur. Hiç kimse bu borcu ödeyemez. Ama vatan, her zaman Erzurumluya borçlu kalmıştır. Vatan müdafaasında, Erzurum her zaman üzerine düşeni yapmıştır. Ama biz ona layık olduğunu verememişizdir."
Gerçekten Erzurum, her dönemde Anadolu'nun kilit taşı olma konumunu üstlenmiş, Türk yurdu olduğundan günümüze kadar, her önemli vatan meselesinde devletin yüz akı ve güven beldesi olmuştur.
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, kurucu dekanı, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Erzurum'u bir ışık şehri olarak tanımlıyor ve yüzlerce bilim adamı yetiştiren Atatürk Üniversitesi'nin; Büyük Önder Atatürk'ün vasiyeti üzerine kurulduğunu ifade ediyor. Uzun yıllar Atatürk Üniversitesi'nde görev yapan değerli hocamız Prof. Dr. Orhan Okay, Erzurum insanı ile coğrafyası arasında bir ilişki kuruyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
"Erzurum coğrafyası, insanının karakterinin oluşumunda büyük rol oynamıştır. Çok defa zayıf ve dik duruşlu, sert profilli, suskun tavırlı, değişmelere, dirençli görünen bu insanların, güven duyduklarına açıldıkları zaman; içten, hiçbir hesabı olmayan duru ve berrak kalplerini adeta görürsünüz."
Erzurum ve çevresi ile ilgili sayısız araştırma yapan, Erzurum'un yetiştirdiği değerli bilim adamımız Prof. Dr. Zeki Başar; "Tarihi şanlı olan Erzurum'un soylu, kahraman halkının Türklüğün bütün meziyetlerine sahip olduğunu" vurguluyor.
Yine kıymetli hemşehrimiz Prof. Dr. Sıtkı Aras, "Erzurum'un Manevi Mimarları" isimli eserinde, Anadolu'nun diğer yörelerinde pek rastlanılmayan farklı ve renkli tiplere Erzurum'da rastlanılmasının sebebi olarak kültür mozaiğinin zenginliğini gösteriyor ve Erzurum'daki insan tiplerini âlim, veli, bey, lider, halk feylozofu ve dadaş olmak üzere altı ana başlık altında tanıtıyor.
Görüldüğü gibi, Erzurum ve Erzurum insanı ile ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Örnekler daha da çoğaltılabilir. Bunlardan Erzurum ve Erzurumluya en çok yakışan sıfat şüphesiz 'dadaş' tır. Bu, birtakım tarihi ve toplumsal olayların Erzurum'da ortaya çıkardığı bir tiptir. Bu tip, kadın-erkek, köylü şehirli, zengin-fakir ayrımı yapılmadan Erzurum'a mal olmuştur. Bir bakma dadaş, kendine has özellikleri olan "Erzurumlu" demektir. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
- Dadaş; mert, vatansever, karakter timsali Erzurumludur.
- Dadaş, özgürlüğün, cumhuriyetin ve demokrasinin en güçlü bekçisidir (Büyük Önder Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini Erzurum'dan başlatmış olması bunun en güzel örneğidir.)
- Dadaş, ülke bütünlüğünü bozanlara, politik ve ideolojik ayrım yapanlara karşı en büyük engeldir.
- Dadaş; kendisinin ve Erzurum'un Türklüğün öz parçası olduğunu; hiçbir zaman hatırından çıkarmayan; örf, âdet, gelenek ve göreneklerine bağlı, aynı zamanda yeniliklere açık olan Erzurumludur.
- Dadaş, haksızlığa, yolsuzluğa, bencilliğe, çıkarcılığa karşı olandır.
- Dadaş, zamana ve ortama göre renk değiştirmeyen, ilkelerinden ve kişiliğinden taviz vermeyen karakter timsali olan kişidir.
- Dadaş, yabancıların, yoksulların, kimsesizlerin hak ve hukukunu kendi hak ve hukukundan daha çok koruyan, insanî ve evrensel değerlerin bilincinde olan kişidir.
Kısacası, dadaşlık kavramının içinde zerre kadar kötülük, korkaklık, cimrilik, duyarsızlık, kalleşlik, kıskançlık yoktur. Dadaş, yardımseverlik ve fedakârlığı ilke edinmiş özü sözü bir kişidir. Bu karakterini titiz bir kıskançlıkla muhafaza edebilen her Erzurumlu bir dadaştır.
Kaynak: Dr. Lütfi Sezen Armağanı, s.124
Görsel Kaynak: Nihat Kılıçoğulları
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}{{item.YorumMetni}}