ŞEHR-İ ERZURUM

Seyyahlardan "Cennete Benzeyen Bir Şehir" Erzurum

Seyyahlardan 'Cennete Benzeyen Bir Şehir' Erzurum
Seyyahlardan "Cennete Benzeyen Bir Şehir" Erzurum

Kervan Yolları Üzerinde Erzurum!

Tarihin çok eski zamanlarından beri değişik yerleşimlere sahne olan Erzurum, kervan yolları üstünde önemli bir merkez olma özelliği ile dikkat çekiyor. Ayrıca bu özelliği ile Erzurum bir çok seyyahın uğrağı olma özelliği ile farklı olduğunu gösteriyor.


1236'da Kazvinli Emir Şemseddin Ömer;

"Hadiselerin tesiri ile kadim vatanımı terk edip ticarete başladım. Erzenü'r-Rum'a gelince türlü nimetlerle dolu, süslü bir şehir olduğunu gördüm ve cennete benzeyen bu şehirde oturmaya karar verdim. Burada bir ev satın alıp bir müddet bu hoş şehri kendime vatan yaptım ve muradıma uygun günler geçirdim. Mal, kumaş ve birçok servetlere kavuştum. Nihayet Türkistan seferine çıkıp çok mücevherat ve çeşitli inciler elde ettim."


Evliya Çelebi;

"Sekiz yüz kadar dükkânı, dört kapılı kargir kubbeli, mamur bir bedesteni vardır. Saraçhanesi, kazazları, kuyumcuları, terzileri mevcuttur."


Tavernier;

"Erzurum, Türkiye'nin en büyük kavşak noktalarından biri olduğu için, tıpkı Tokat gibi bu kentte de birçok kervansaray var. Buradan altın, gümüş ve her tür malı çıkarabilmek için büyük bir gümrük vergisi ödemek gerekiyor. Erzurum gümrük emini, olağan tarifenin üstünde gümrük resmi almak isteyecek olursa (Buradan geçen kervanlar bu durumu yaşamışlardır.), tüccarlar bu yolu izlemek yerine Tokat'tan Diyarbakır'a, Diyarbakır'dan Van'a, Van'dan Tebriz'e gidiyor ve böylece adaletsizliğinden ötürü gümrükçüyü cezalandırıyorlar.

Ne var ki, bu durum işine gelmediği için gümrükçü onları geri getirmek amacıyla Revan Hânı'nın avucuna büyük bir miktarda para sayar ve bu olay onun ileride tüccarlara katı davranmayacağını gösteren bir teminat oluşturur."


1829'da Puşkin;

"Kentin sokakları dar ve eğri. Yapılar oldukça yüksek, yollar kalabalık. Dükkânlar kapalı. Kentte iki saat dolaştıktan sonra Ordugâh'a döndüm. Esir düşen askerlerle üç paşa orada bulunuyordu. Paşalardan biri çok hareketli, zayıf bir ihtiyar; bizim generalle heyecanlı heyecanlı konuşuyordu. Beni fraklı görünce, kim olduğumu sordu. Beni 'şair' diye tanıttılar. Paşa, ellerini göğsüne koyarak beni selamladı. Tercüman aracılığı ile şunları söyledi: 'Bir şairle karşılaşmakta hayır var. Şair dervişin kardeşidir, onun ne vatanı var ne dünya nimetlerinde gözü. Oysaki bizler şan ve şöhreti, iktidarı ve hazineleri düşünürken, o yeryüzünün hâkimiyetiyle bir sırada durur, önünde eğilirler.'"

Yorumla
Facebook Twitter Telegram Whatsapp Linkedin Pinterest
{{begeni}} {{yorumsayi}}
7 Aralık 2021 09:49
Kullanıcı
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}

{{item.YorumMetni}}

{{item.BegenSay}}
Oturum Açınız

Yorum yazmak için oturum açmalısınız.

Oturum Aç Üye Ol

Mağazada Çok Satılanlar

Mağaza