ERZURUMDA RAMAZAN
Erzurum'da Çorba-Kıyma-Kadayıf Üçlemesinin 4 Önemli Tercih Sebebi!
Erzurum'un Geleneksel İftar Yemekleri!
Erzurum’da Ramazan denince akla gelen birçok husustan biri ve belki de en önemlisi, iftar sofralarının yemekleridir. Erzurum’un hiç değişmeksizin nesilden nesile aktarılan iftar yemekleri de hiç kuşku yok ki çorba, kıyma ve kadayıftır.
Erzurum’da yalnızca Ramazan’a özgü olan bu üçleme, sair zamanlarda Ramazan’daki kadar bir araya gelmez. Ama Ramazan da bunlar, genellikle her evde pişirilen yemeklerin başında gelir. Erzurum’un ev hanımları, sadece Ramazan’da değil yılın bütün günlerinde çorba pişirirler. Çorbasız yemek noksan sayılır. Ramazan’da da çorba olmaksızın bir iftar sofrası düşünülemeyeceği gibi, kıyma ve kadayıfın olmadığı bir iftar sofrası da pek çok Erzurumlu tarafından noksan kabul edilmektedir. Bu üç yemek olmadığında sanki Ramazan’m rükünlerinden birinin yerine getirilmediği sanılmaktadır. Demek istediğim bu üç yemeğimiz, adeta iftar sofralarımızın olmazsa olmazlarındandır. Yoksa beraberinde daha nice güzel yemeklerimiz de sofralarda yerlerini almaktadır.
Peki, acaba bu üçleme niçin Erzurum’un vazgeçilmezlerindendir diye hiç düşündük mü?
Erzurum’da kime sorsanız, “âdet öyle, büyüklerimizden öyle gördük, bizim evde eskiden beri bunlar pişirilir” diye cevaplar alırsınız. Bu cevaplardan her biri doğrudur. Bu yemekler bize atalarımızın bir âdeti olarak gelmiştir. Yani Erzurum'da bu üç yemek, gelenekseldir ve Ramazan'ın ilk akla gelen yemekleridir.
İyi de niçin çorba, kıyma ve kadayıf bizden öncekiler tarafından âdet haline getirilmiştir de başka yemekler bunların yerine düşünülmemiştir. Böyle bir gelenek, tesadüfen mi oluşmuştur, yoksa uzun tecrübelerden sonraki bilinçli bir seçimin sonucu olarak mı gelenekselleşmiştir?
Şimdi bu sorunun cevabını, daha doğrusu, atalarımızın bu yemekleri seçme nedenlerini bulmaya çalışalım.
1. Bir Kış Memeleketi Olan Erzurum'da Oluşan Zorunlu Haller
Bilindiği gibi Erzurum, bir kış memleketidir. Burada bütün konut inşaatları sıcak şehirlerimize göre daha yalıtımlı olarak inşa edilir ki evler yazın serin kışın sıcak olsun. Her malzeme iki kat olarak kullanılır. Duvarların arasına ısıyı koruyan malzemeler konur, pencere ve kapılar dayanıklı yapılır. Kışa girerken alınan elbiseler kaim ve sıcak tutacak olanlardan seçilir. Sadece bir atlet bir gömlek veya kazak değil, bir de iç kazağı giyilir. Sıcak memleketlerde biraz odunla, belki de elektrik sobasıyla kış geçirilirken Erzurum’da sobalı evler birkaç ton kömür ve en az bir ton odun, kaloriferli evler de aynı şekilde normalin çok üstünde kömür veya doğal gaz yakarak kışı geçirmektedir. Haliyle bütün bunlar da yüksek bir maliyeti beraberinde getirmektedir. Geçmişte Erzurum'un kışının sekiz ay sürdüğü rivayet edilir. Kışın bu kadar uzun sürmesinin nedeni, karın şehirden çıkarılacağı yeterli araçlann olmamasmdan kaynaklanmaktadır. Şimdilerde bu imkânlar genişlediği için kar çabuk kaldırılıp kamyonlarla şehir dışına çıkarılmaktadır. Bu yüzden kışımız biraz kısaldı gibi. Diğer bir husus ise şehirlerarası yolların geçmişte şimdiki gibi çabuk açılamamasından dolayı şehre giriş çıkışların meşakkatli oluşudur.
İşte bütün bunlar, Erzurumlunun, her şeyi kışa göre ayarlaması sonucunu doğurmuştur. Bu bakımdan Erzurumlular, mutfaklarını da şehrin coğrafi ve iklimsel özelliklerine göre şekillendirmişlerdir. Bundan 25-30 yıl öncesine kadar Erzurum'u diğer vilayetlere bağlayan şehirlerarası yollar, kış aylarında sık sık kapanır, geçit vermezdi. Yaklaşık elli altmış yıl ve daha öncesinde ise neredeyse sürekli kapalı olduğunu duyardık. Dolayısıyla da eski yılların kış aylannda Erzurum’a sebze ve meyve girişi, neredeyse imkânsız gibiymiş. Erzurum’a kış aylarının sebze ve meyvesinin gelişinde sıkıntı yaşandığı için de Erzurumlu, geçmiş zamanlarda taze sebze ve meyveye adeta hasret kalmışlardır. Bundan otuz kırk sene önceki durumlan aynel-yakin olarak bilmekteyim. Sebze ve meyve üreticileri, kışın Erzurum’a mal gönderecekleri zaman, yolda büyük ihtimalle donacak olan sebze ve meyveden zarar etmemek için, parasım peşin almadan göndermezlerdi. Parasını peşin ödeyip getirtenlerin büyük kısmı da kış aylarında birkaç kamyon sebze ve meyveyi dondurup çöpe dökmüşlerdir.
Hal böyle olunca da Erzurumlu, kendi yağıyla kavrulmanın yollannı aramış ve mevcut imkanlarla Erzurum’da kışın yapılabilecek yemekler üretmişlerdir, işte bunun sonucu olarak da et ve hamur işi ağırlıklı bir mutfağa sahip olmuşuzdur.
Çok eskilere gitmeye gerek yok; benim çocukluk ve gençlik yıllarım bundan 35-40 yıl öncesine tekabül ediyor. O yıllarda kışın taze ıspanak ve maydanoz bulunamadığı için güzden ıspanak ve maydanoz kurutulur, bez torbalara konulur ve Ramazan’da kıymaya koymak için bekletilirdi. Yine yazdan ve güzden yoğurtlar süzülerek süzme yoğurt yapılıp kaplara konur ve evlerin kilerlerinde kış Ramazanı için saklanırdı. Yaz ayalarında süzülen yoğurdun bir kısmı da topak haline getirilip kurutularak kurut yapılır ve kışın bundan kelecoş ve kurut çorbası yapılmak üzere yine bez torbalarda temiz bir şekilde saklanırdı. Kış boyu tüketilsin diye yeşil fasülye ya çırtılarak, ya kırılarak kurutulur, lahana güzden alınıp kilerde caferlikten asılır, çuvallarla patates alınıp özenle muhafaza edilirdi. Daha pek çok şey, yazdan ve güzden alınıp hazırlanır ve kışa böyle güven içinde girilirdi. Bu bakımdan Erzurum yemekleri de ha deyince evde bulunabilecek malzemelere dayalıydı.
Erzurum ve köyleri, yakın zamanlara kadar geçimini hayvancılıkla temin ettiği, hatta ülkemiz sathında da bu yönüyle tanındığı için en fazla tüketilen gıda et idi. Sebzenin az olduğu bir yerde yemek kültürü de ister istemez hayvanlardan elde edilen ürünlere dayalı olmuştur. Bu sebeple Erzurumlu hanımların mutfağından et eksik olmaz. Hatta evde et olmadığında hanımlar, o gün ne pişireceklerini kara kara düşünürler. İşin esprisi bir yana hakikaten Erzurum mutfağında etin ve unun önemli bir yeri vardır.
Soğuk memleketlerde beslenmenin önemini dikkate alan büyüklerimiz, etin çok önemli olduğunu bildiklerinden, özellikle kış aylarında sofraya her gün etli bir yemekle oturmuşlardır. Beslenme, özellikle Ramazan'da daha bir önem kazanır. Bu nedenle Ramazan’ da etli besinlerin tüketimi daha da artar.
2. Zorunlu Ekonomik Nedenler
Erzurum'da taze sebzeye ulaşımın güçlükleri, unun hemen hemen her evde bulunuyor olması ve hayvancılığın yaygınlığından dolayı hayvansal ürünlere ulaşımın kolay olması bu yemeklerin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Tatlı olarak da yine unlu tatlılardan olan kadayıf dolması, tepsi kadayıf, demir tatlısı ile sütlü tatlılardan sütlaç veya muhallebi tercih edilmiştir. Demek ki Erzurum’un Ramazan ayında sofrasından eksik olmayan Çorba, kıyma ve kadayıf, zorunlu ekonomik nedenlerle gelenek halini almıştır.
3. Yüksek Kalori ve Proteine Sahip Olmaları
Bir başka neden de bu yemeklerin yüksek kalori ve proteine sahip olmalarıdır. Ecdadımız, özellikle kışın bol kalori ve protein almak gerektiğini dikkate alarak bu yemekleri Ramazan yemekleri olarak belirlemiştir. Yani mutfağımızın böyle olması, rastgele bir seçim değil, bilinçli bir seçimdir. Bu yemekler kış yemekleridir. Ama çok sevildiği için yaz kış her Ramazan’da mutfağımızın vazgeçilmezleri arasına girmişlerdir.
4. Çabuk Pişirilebilme Özelliğine Sahip Olmaları
Bu yemeklerin tercih edilişinin bir başka nedeni de özellikle çorba ve kıymanın çabuk pişirilmesinden kaynaklanıyor olması olabilir. Çünkü Erzurumlu hanımlar, çok eski zamanlardan beri Ramazan’da sabahtan ikindiye kadar komşularda okutulan hatimleri dinleyerek zamanın büyük bölümünü evlerinin dışında geçirirler ve ikindide mutfaklarına girip çabucak yemeklerini hazırlarlar. En zoru kadayıf dolmasını hazırlamaktır. Onu da çoğunlukla akşamdan hazırlarlar ki sadece kızartması kalsın. Çünkü bu mübarek tatlının taze ve sıcak olanı makbuldür.
Öyleyse çorba-kıyma-kadayıf üçlemesinin tercih sebeplerinden biri de pratik yemekler oluşlarından olsa gerektir.
Kaynak: Erzurum, 2013 H. Ömer Özden, Erzurum'da Ramazan
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}{{item.YorumMetni}}