ERZURUMLU ÜNLÜLER
Gerçek Dadaş İşte Böyle Olur! 'Yok Artık Diyeceğiniz Bir Yaşam'
Örnek Şahsiyet!
Hastasına Harçlık Verirdi...
Erzurumluların Gönlünde Müstesna Bir Yeri Olan Dadaş Dr. Tayyip Bey’den Bahsediyoruz. Bilenler Bilir Ama Bilmeyenler İçin Etkileyici Bir Yaşam Öyküsü… Dadaşlığı Tam Anlamıyla Ruhunda Hissedip Yaşayabilmiş, İnsanların Sevgisini Kazanmış Örnek Bir Şahsiyet…
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir kitabında anlatmış olduğu Cinis Köyü, bereketli toprakları ve zengin beyleri ile tanınan ve tarihi MÖ. 3000 yılına kadar uzanan Erzurum’un en büyük köylerinden biridir. Dr. Tayyip Bey’de Cinisli köyü doğumludur.
Cinis köyü , varlıklı insanlarının yanında, eğitimli, vefalı ve müteşebbis ruhlu insanlarıyla da göze batar. Cinis köyünün bir özelliği de sakinlerinin topraklarından kopmamaları ve burada doğup büyümelerinin, aidiyet duygularının yüksek olmasıdır. Köyüne karşı özel bir aidiyet duygusu taşıyan Cinislilerden biri Erzurumluların gönlünde müstesna bir yeri olan Dr. Tayyip Bey’dir.
1913 yılında Cinis köyünde doğan Dr. Tayyip Cinisli, ilk ve orta öğretimini Aşkale’de bitirmiş daha sonra Erzurum Lisesi’ne girmiş, yüksek öğrenim için gittiği İstanbul’da, tıp fakültesine kayıt yaptırmış bu okuldan 1937 yılında hekim olarak mezun olmuştur.
İstanbul Yedikule Verem Hastanesi’nde bir müddet çalışan Dr. Tayyip Bey, özlemini çektiği Erzurum’a dönerek Verem Savaş Hastanesi’nde uzun yıllar başhekimlik yapmıştır.
Cumhuriyet Caddesi’ndeki Cimcime Hatun Kümbeti’nin karşısında muayenehanesi olan Tayyip Bey, Yunus’un
“Bir hastaya vardın ise
Bir yudum su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi ..”
mısralarıyla ifade ettiği felsefeyle, hastalara şifa dağıtmış, fakir fukaranın hastalarına ücretsiz baktığı gibi ilaç paralarını vermiş ve ceplerine harçlık koymayı da ihmal etmemiştir.
Dr. Tayyip Bey, tabiatın yeşil örtüsüne büründüğü, çiçek kokularının etrafa yayıldığı 1990 yılının Haziran ayında hayata veda etmiş, çok sevdiği köyünde toprağına verilmiştir.
Dadaş Dr. Tayyip Bey’den geriye kalan anılarını sizlerle paylaşıyoruz…
Dr. Tayyip Bey ‘Dadaşım’ Diye Hitap Eder
Erzurum kültürüne gönülden bağlı olan Tayyip Bey , birisiyle konuşunca “Dadaşım nasılsın?, Dadaşım müsait misin, Dadaşım ismin ne ?” gibi hitaplarda bulunur, topuklarına basıp gezen ve ceketini bir omuzundan sarkıtan gençleri gördüğünde , “ insanın topuktan ve omuzdan üşüdüğünü” söyleyerek onlara ders niteliğinde hatırlatmalarda bulunurmuş.
Hekimin Hastasından Para Alması, Gazinodaki Garsonun Müşteriden Bahşiş Alması Gibidir
Hasta ile hekim arasına maddiyatın girmesine izin vermeyen Dr. Tayyip Bey, bu konuyla ilgili görüşünü ‘Hekimin Hastasından Para Alması, Gazinodaki Garsonun Müşteriden Bahşiş Alması Gibidir’ sözü ile özetlemiştir.
Fukara Mahallelerde Ücretsiz Hasta Bakıp, İlaçlarını Veren Dr. Tayyip Bey, Sedye Bulunmadığı Zamanlarda Hastasını Sırtlayıp, Yatağına Götürecek Kadar Fedakâr Bir Hekimdir
Tayyip Bey’in hekimlik anlayışı, Fransız Jean Jacques Rousseau’nun “ Sağlık hizmeti ilimden ziyade bir fazilet olmalıdır.” sözünü teyit eder niteliktedir. Hastane çalışanları ,köylüleri onun hastalara karşı müşfik davranışlarına defalarca tanık olmuşlardır.
Tayyip Bey’in Hastalarına Karşı Sergilediği Yaklaşımların Sayısız Örnekleri Vardır
İşte bu örneklerden birine Haydari köyünden M.K isimli vatandaş tanık olmuştur. M.K isimli bu vatandaş, yakalandığı tüberküloz hastalığından dolayı Verem Hastanesi’ne gitmiş ve tedavisi Dr. Tayyip Bey tarafından yapılmış. Hastayı taburcu eden Tayyip Bey, bundan sonra onun çok iyi beslenmesi gerektiğini söylemiş, evinde beslediği hayvanların sütünden, yağından faydalanması gerektiğini tembih etmiş.
Dr. Tayyip Bey, hastanın, maddi sıkıntı içinde olduğunu, evinde hayvanının bulunmadığını söylemesi üzerine kendisine iki inek alıp vermiş, bu suretle hastayı hem tedavi etmiş hem de ona maddi destek sağlamış.
Yine bir gün, hastaneye gelen ve durumu çok kötü olan bir hastayı muayene eden Dr. Tayyip Bey, hastanın acil yatması gerektiğine karar vermiş. O günün kısıtlı şartlarında tekerlekli sandalye vs olmadığından hastanın koluna girilerek veya sırta alınarak servise götürüldüğü durumlar çok olurmuş.
Dr. Tayyip Bey yanında bulunan hasta bakıcıya talimat vererek hastayı kucaklayıp servise götürmesini söylemiş. Hasta bakıcının isteksiz görünmesi üzerine Tayyip Bey, hastayı sırtına almış ve servise götürerek yatağına yatırmış.
Hastasına Harçlık Veren Doktor
Cinis köyünden Osman Dayı, hastalanan oğlu Yılmaz’ı Verem Hastanesi’ne götürerek Dr. Tayyip Bey’e muayene ettirmiş. Dr. Tayyip Bey, muayeneden sonra çocuğun kalp hastası olduğunu ,tedavisinin Ankara’da yapılabileceğini Osman Dayı’ya söylemiş ve gidecekleri doktora hitaben bir mektup yazmayı da ihmal etmemiş.
Osman Dayı, mektubu ve hastasını alıp teşekkür edip kapıdan çıkmak üzereyken, Dr. Tayyip Bey, koşarak yanlarına gitmiş ve cebinden çıkardığı bir miktar parayı Ankara’da lazım olur diye onlara vermiş.
Dr. Tayyip Bey, bazı günler hemşire ve hastabakıcıları toplayarak hastaların bir çiçek gibi suya ve bakıma muhtaç olduklarını söyler ve onlara çok iyi bakmalarını tembih eder, özellikle de hasta ziyaretine gelenlere karşı zorluk çıkarmamalarını öğütlermiş.
Uzun yıllar başhekimlik yaptığı Verem Hastanesi’nde, onun maddi ve manevi şifa dağıtmadığı kimse yoktur dense yeridir.
Bu yaklaşımlarla mesleğini sürdüren Dr. Tayyip Bey, emekli olduktan sonra kışları İstanbul’da geçirmiş, havaların ısınmasıyla birlikte hemen Cinis’e gelmiş, köyünün havasını soluyup, toprağını koklamış, köylüleri ile sohbet ederek günlerini geçirmiştir.
Tayyip Bey’in bu alışkanlığı, köyde “ Leylekler, sığırcıklar ve Tayyip Bey gelince bahar gelir” sözünün yerleşmesine sebep olmuştur.
Kaynak
Konukçu Enver, Atnur İbrahim, Bir Köy Tarihi Cinis, Dergah Yayınları, İstanbul, 2010
Şehr-i kadim Aziziye Dergisi, sayı 7, Erzurum, 2016
Çelik Muammer, Erzurum Kitabı, Dergah Yayınları, İstanbul, 2008
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}{{item.YorumMetni}}