ERZURUMLULAR
Erzurum’un Vehbi Koç’unu Tanıyor Musunuz?
Erzurumlu Vehbi Koç!
Vehbi Koç deyince tabi ki hemen herkesin hatırına, daha önce duyduğu, bildiği Türkiye’nin sanayi devi, müteşebbis, fabrikatör Vehbi Koç geliyor.
Erzurumlu Vehbi Koç’u gündeme bir başka Erzurumlu Tacettin Özonur sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla taşıdı. İşte o paylaşım…
Özonur ilk olarak, tanımayan bilmeyenler için, şu an Fenerbahçe spor kulübünün başkanı Ali Koç'un dedesi Vehbi Koç olduğunu hatırlatıyor.
Ancak anlatacağı Vehbi Koç’un başka olduğunu ifade ediyor. Ve ekliyor, “Öyle yatı, katı fabrikaları olan zengin bir adam değil. Kıt kanaat geçinen, gönlünün zenginliğinden bu isimle anılmış bir adam.
Tebrizkapı’nın şatafatlı yıllarında, teknolojinin hayatımızı esir almadığı, insanların bencillik nedir bilmediği, zenginin fakirin, ağanın beyin, aynı sofrayı paylaştığı, ekmeğin ekşi hamurdan piştiği, yoğurdun evde mayalandığı, sebzenin, meyvenin, etin hormonsuz, ilaçsız olduğu dönemler.
Tebrizkapı da seyyar satıcılık yapan, asıl adı, Vehbi Erden olan, Rabia Ana türbesinden, Gavurboğan’a inen yokuşta oturan, Hüseyin ve Lütfü Erden kardeşlerin babaları, namı değer, Vehbi Koç'tan bahsedeceğiz.
Evet Vehbi Koç, bir eli sürekli ceketinin cebinde gezen, biraz burnundan konuşan, iyi niyetli, mert, gözü arkada kalmayan, ince hesaplar peşinde koşmayan, tanısın, tanımasın herkese güvenen, paraya pula çok değer vermeyen, açık sözlü, sözünü budaktan esirgemeyen, iki oğlu ile birlikte seyyar satıcılık, tablacılık yaparak ekmeğini kazanan, eski toprak, adam gibi bir adam…
Tebrizkapı da büyük küçük herkes tarafından Vehbi Koç diye hitap edilip, sevilen, tanınan Vehbi ağa, zamanla elindeki seyyar tabla denilen, arabaların sayısını üçe, beşe, ona, yirmiye çıkararak, tablaları ortakçı çalışan tablacılara teslim edip, mal benim, tabla benim, zarar benim, götür sat, ne kazandın, getirirsen yarısı sana, yarısı bana, senet yok, sepet yok iş ortaklığı adam çalıştırırdı.
Vehbi Koç'ta işveren olarak her sabah çalışan tablalarına mal almak için, sebze haline indiğinde, haldeki komisyoncular, Vehbi Koç'a özel ilgi ve alaka göstererek, mal satmak için adeta sıraya girerdiler.
Vehbi Koç geldi mi bilirler ki, öyle üç, beş kasa mal almaz. Tek çeşit kamyon işi mal alır. Fazla pazarlık sevmez. Alacağı fiyatı söyler kalkar.
"Yav hele otur Vehbi Koç, bir çay iç, sigara yak derken pazarlık biter.
Mallar at arabalarına yüklenerek Tebrizkapı Mısır Otelinin önünde sıralanmış, genelde Gavurboğan ve çevre mahallelerin gençlerinden oluşan tablacılara gelir.
Artık bundan sonrası herkesin insafına kalmıştır. Malını tablaya dizen gider, dizen gider. Kim ne götürdü, ne getirecek, ne sattı hiç bir şey belli değil. Hakkıyla doğru çalışan, sattığını getiren elemanların olduğu gibi, tablayı da geri getirmeyen malı dibinden götürenlerde vardı.
Giden gitmiştir, gelen gelmiştir. Vehbi Koç 'un canı sağ olsun.
Malı götürüp bir zaman sonra, dönüp dolaşıp, tekrar Vehbi Koç'un yanına gelmek zorunda kalan, çalışmak için tabla, mal isteyenleri de affedip, yeniden tabla verip, mal sattıran, koca yürekli bir adam Vehbi Koç…
Gel zaman, git zaman işin sıkıntıları, eziyeti, külfeti, adam çalıştırmanın zorlukları bu işinde sonunu getirdi.
Vehbi Koç'ta biraz rahat edeyim diye, Emir Şeyh Caminin altında şu an, Emir Şeyh Nedim Kebabcısının bulunduğu yerde bir çay ocağı açtı.
Tabi meslek değişse de, Vehbi Koç, aynı Koç, fıtrat değişmiyor. Kahvenin oturan müşterileri de, çoğu garibanlar ile eski elemanları tablacıların birçoğu burada. Nasıl olsa çay parası olmasa da, Vehbi Koç idare eder.
Çarşıda herkesin tanıdığı bildiği kahvenin devamlı müşterilerinden, Camış Nahat, Topal Cemal, Çoban Muhlis'te vakti zamanlarını kahvede geçirir, taşıma, boşaltma yada bir kanalizasyon işi yaptıracak bir müşteri beklerdiler.
Kahvenin müdavimlerinden Foter Sabri, Deli Binali, ayakkabı boyacısı Köse Memmed, taksici Lütfü emi, oğlu Rıfkı, Ptt çalışanı, Vedat Ballaroğlu, Hüseyin Uzun, Fuat Kuran, Hifzullah Kuran ve babaları, daha niceleri.
Hepsi kahvede bir aile gibi oturur, herkes birbirini tanır, bilir, biri eksik olsa merak edilir, aranır sorulur.
Musallada namaz vaktini bekleyen cenaze sahiplerinin oturma yeri olan Vehbi Koç 'un kahvesi, aynı zamanda Emir Şeyh Nedim Kebabcısının, caminin merdiveni altında bulunan küçük kulübede kebabını yiyip, çay içmek isteyenlerinde uğrak yeri olurdu Vehbi Koç 'un kahvesi.
Şakalar, hoş sohbetler, güncel meseleler konuşularak geçirilen zamanda, son sözü yine hep Vehbi Koç söyler, kitabın ortasından, taşı gediğine koyar, gülüşmelerle mevzu kapanırdı.
Vehbi Koç 1993 yılına kadar önden gönderdiği tablalar dolusu malın, hesabın ardından, 63 yaşındayken kendisi de rahmeti rahmana kavuşunca, bütün bu yaşananların hepsi mazide hatıra oldu.
İsmi geçen ve bir çoğu şuan hayatta olmayan muhteremlere Allah'tan rahmet dilerim, mekanları cennet olsun..."
Görsel Kaynak: Ahmet Konyalı Albümü
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}{{item.YorumMetni}}