ERZURUMLU ÜNLÜLER
Kur'an-ı Kerim'i 5 Saatte Hatmeden Erzurumlu Maksut Efendi!

Erzurum Değerlerinden Maksut Efendi Kimdir?
Erzurum'un Ilıca ilçesine bağlı Tebrizcik köyünde 'Rumi 1330' Miladi 1914 yılında dünyaya geldi.
Babası Hafız Ali Efendi, annesi ise Arife Hanımdır. Hafız Ali Efendi Erzurum'un yetiştirdiği ender hafızlardan birisidir. Hafızası öylesine güçlüymüş ki, Kur'an-ı Kerim'den bir ayet sorulduğunda anında, nerede ve kaç kez geçtiğini hemen söyleyebilirmiş. Onu görenler Kur'an-ı Kerim'i beş saat içerisinde ezbere olarak defalarca hatmettiğini anlatırlar.
Ahmet Efendi, kardeşi Hafız Abdullah Efendi ve Selahattin Yılmaz Hafız Ali Efendi'den hafızlık yapmışlardır. Bunun yanında ailesi dışından da pek çok kişi ondan hafızlık yapmıştır.
Ahmet Yılmaz, beş yaşında dedesi Molla Muhammed'den Kur'an-ı Kerim'i hatmedip, yedi yaşında iken babası Hafız Ali Efendi'den hafızlık yapmaya başlamıştır. Dokuz yaşında hafızlığını tamamlamış. Hafızlığını bitirdikten sonra yine babasından tecvit ve kıraat dersleri almıştır. O dönemlerde köyde okul olmadığı için annesinin amcası Talat Bey'den Arap harfleriyle okuma yazmayı, daha sonra 1936 yılında yine Talat Bey'den bugün kullandığımız Latin harflerini öğrendi.
Kendisinin anlattığına göre1936 yılında 22-23 yaşlarında iken, okuyup anlayabileceği bir kitap var mı, diye babasının kitaplarını karıştırırken bazı Türkçe kitaplar ve 'Sarf' cümlesini bulmuştur. Yine kendi ifadesi ile Emsile bölümünde gördüğü bir kısmı Türkçe bir kısmı Arapça yazılardan bir şey anlamamış. Babasına götürerek bunun ne olduğunu sormuş. Babası da "lim sahipleri, ilme bu kitaptan başlar okur ve hoca olur." demiştir.
Kendisi de "Öyleyse ben de okurum" diyerek babasından Emsile'yi okumaya başlamış, gece-gündüz çalışarak onu bir haftada ezberlemiştir. Öğrenmeye o kadar çok istekli imiş ki bir ara Mustafa Karahisarî'nin Ahteri-i Kebir'ni ezberlemeyi bile düşünmüştü. Emsile'yi bitirince babası onu başka bir köyde imam olan ve aynı zamanda bacanağı olan Hafız Hamdi Efendi'ye göndereceğini ve okumaya orada devam etmesini söyledi. Kendisi bu konuda şunları söylemektedir: "Mevsim kış idi. Hafız Hamdi Efendi at kızağı ile bizim köye geldi, giderken de beni beraberinde götürdü. O sene Sarf Cümlesi'ni hocamın oğulları Muhammed ve Ahmet Efendilerle birlikte okudum. İkinci sene Nahivden Avamil ve Mu'ribini okudum. Üçüncü sene İzhar ve Mu'ribini ve yanı sıra Halebî Sağir'i okudum." İlk hocası bu zat-ı muhteremdir. Her ne kadar bir köy imamı ise de kendisi bütün akli ve nakli ilimlerle mücehhez bir zat imiş. Dördüncü sene yani 1938-39 de hoca efendi başka bir köye imam gittiği için o da Erzurum'a gitti. Orada Yetim Hoca Medresesi'nin müderrisi ve Erzurum Merkez Vaizlerinden Maksut Efendi'den Nahiv'den Kâfiye ve yanı sıra da Halebî Sağir'i okudu, ayrıca çok güzel yazısı olduğu için Maksut Efendi'den yazı meşki dersi de almıştır.
Köyde çiftçilikle uğraştıkları için belirtilen yıllarda sadece kış mevsiminde üç-dört ay okuyabiliyordu. Senenin geri kalanını köyde çalışarak geçiriyordu.
1939 yılında vatani görevini ifa etmek üzere askere gider. Üç yıl askerlikten sonra 1942 yılında terhis olur. Döndüğünde askere gitmeden önce ders aldığı hocası Maksut Efendi'nin vefat ettiğini öğrendi. O dönemde Hafız Hamdi Efendi'den Molla Cami okumaya başladı ama bitiremedi. 1944 yılında Erzurum'da ders okumaya karar verdiği sırada babasına kimden ders okuyacağını sorduğunda babası şöyle demiştir: "Sen askerde iken Maksut ve Muhammed Sakıp Efendilerin bulunduğu mecliste ben de bulundum, senden bahsolundu. Maksut Efendi buyurdular ki; "Ahmet okur ama benim ömrüm onu okutmaya kâfi gelmez" ve müteakiben Sakıp Efendinin yüzüne baktı. Senin okumanı ona ısmarladığını anladım. Git Sakıp Efendi'den oku."
Bu konuşma üzerine Erzurum'a gidip Sakıp Efendi ile görüştü. Hemen derse başlayıp, Molla Cami'nnin kalan kısmını bitirmiştir. Ardından Farsça, Mantık, Münazara, Belagat, Hadis, Fıkıh, Feraiz, Hadis Usulü, Fıkıh Usulü Kelam ve Tefsir okumuştur. Yine kendi ifadesine göre Kelam dersini hem Matüridî, hem de Eş-arî mezheplerine göre okumuş ve 1952 yılında Muhammed Sakıp Efendi'den İcazet almıştır.
Medrese usulünde öğrenci, hocasından tüm dersleri aldıktan sonra İcazet isterdi, hoca öğrenciye kendiliğinden İcazeti vermezdi. Sakıp Efendiden bütün dersleri okuduktan sonra bir gün kendisi, önceden ders müzakere ettirdiği bir arkadaşının İcazet aldığını duydu. Bunun üzerine İcazet istediğini ifade eden bir mektubu hocasının evinin eşiğinden içeriye bıraktı ve İcazetini aldı.
Sakıp Efendiden bir yandan ders alırken diğer yandan da hocasına gelen talebelerin Sarf ve Nahiv derslerini onun emriyle okutur, daha yukarıdaki dersleri de müzakere ettirerek onlara hocalık da yapardı. Bunların yanı sıra Erzurum Merkez Vaizlerinden Hacı Muhammed ve Hafız Ali Efendilerden de Fıkıh okumuştur. Daha sonra da, ömrünün son yıllarını Medine geçiren Hacı Mustafa Efendi'den Mantık ve Feraiz derslerini müzakere ile birlikte Hacı Mustafa Efendi'nin kendi telifi olan Füyuzatu-l-Hakaik adlı Hadis Usulünü okumuştur.
Tahsili sırasında 1949 yılında Erzurum'da bazı camilere İmam-Hatip tayini için yapılan imtihana katılmış ve Erzurum merkez camilerinden Yukarı Hasan Basri Camii'ne İmam-Hatip olarak tayin olmuştur. 1954 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan Müftü ve Vaizlik imtihanına katılarak başarılı olmuş, ama Erzurum'da kadro olmadığı için vazife alamamıştır. 1956 yılında tekrar bu imtihana girip Sivas merkez vaizliğine tayin olunmuştur. Emekli olduğu 1971 yılına kadar Sivas ve Erzurum'da vaizlik ve müftü yardımcılığı yapmıştır. Emekli olduktan sonra öğrenci yetiştirmeye ve camilerde vaaz etmeye devam etmiştir.
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}{{item.YorumMetni}}