ERZURUM OYUNLARI

Erzurum Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi!

Erzurum Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi!
Erzurum Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi!

Erzurum Kültürü!


Erzurumlu Dadaşların Köy Oyunları!


A. Palandöken'e Sırtını Veren Diyarda Oyunların Oynanma Zamanı ve Yeri

Erzurum köy oyunlarının sergilendiği belirli günler vardır. Kış yarısı oyunları yılbaşında ortaya konulur. Yakın zamanlara kadar 13 Ocak'ta oynanırdı. Son yıllarda ise bu tür oyunlar 31 Aralık'ta icra edilmektedir.

Yazın gündüzlerin uzun, gecelerin kısa oluşu, ayrıca köylünün bu aylarda çiftçilik faaliyetleri ile yoğun bir biçimde uğraşması, oyun sergileme imkanını ortadan kaldırır. Gündüzleri herkes işindedir. Akşam yorgun olarak eve dönen insanlar dinlenerek bir sonraki güne hazırlanırlar. Tarımsal faaliyetlerin bittiği güz aylarından başlayarak bahara kadar köylünün ahırındaki hayvanların bakımından başka uğraşacağı önemli bir işi olmaz. Uzun kış gecelerinde insanlar bir araya gelerek sohbet eder, eğlenir, vakit geçirilir. Düğünler de özellikle bu aylara gelerek tesadüf ettirirler. İstisnai durumlarda yazın yapılan düğünlerde ve buna bağlı olarak seyirlik oyunlara da rastlamak mümkündür. Ayrıca bazı milli bayramların kutlama programlarında (özellikle kurtuluş bayramlarında) da seyirlik oyunlara yer verilir.

Oyunlar, düğününde sergileniyorsa gündüz veya akşam farkı gözetilmeksizin uygun bir zamanda ortaya konulur. Düğün dışında bir eğlence düzenleniyorsa bu, çoğu kez akşam vaktinde, yatsıdan sonra olur.

Oyun için seçilen yer, büyük bir oda veya köy meydanındadır. Kış yarısı oyunları dışarıda oynadığı için köyün sokaklarındaki herhangi bir yer, evlerin önündeki boşluklar, oyun alanı konumundadır. Kapalı mekanlarda icra edildiğinde oyun için ayrılan yer neresi olursa olsun, oyun süresince sadece bu iş için tahsis edilmiştir. Buraya giriş-çıkışlar, davranışlar, her şey belli bir kural dahilinde gerçekleşir.

Erzurum Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi!

B. Oyunların Hazırlanış ve Sunuluşu

1. Yönetici

Her köyde seyirlik oyunları iyi bilen yetenekli bir veya birkaç kişi vardır. Yönetici konumundaki kişi, hangi oyunun sergileneceğini bilir, yeteneklerine göre oyuncuları belirler, rolleri dağıtır. Uzun bir hazırlığı gerektiren oyunların ön çalışmaları seyircilerin bulunmadığı bir yerde yapılır. Yönetici, oyuncuların kostümlerin hazırlanmasına katkıda bulunur, sahne arkası diyebileceğimiz bir mekanda oyunun mutlaka uyulması gereken kurallarını hatırlatır. Oyun, belli bir söz esprisine dayanıyorsa onları tekrarlar, önemli bulduğu hareketleri prova yaptırır.

Çoğu kez yönetici, oyunda önemli bir rolü üstlenir. Oyun sırasında da yöneticiliğini sürdürür. Gerektiği yerde diğer oyuncuları belli bir pozisyona getirir, hatta oyunculardan biri oyunun akışını hatırlayamadığı veya bazı sözleri unuttuğu zaman yönetici bir çeşit suflör görevi yaparak, alçak sesle oyuncuya hareketini veya sözlerini hatırlatır.

Yönetici, genellikle orta yaşlarda, herkes tarafından sevilen sempatik bir kişiliğe sahiptir. Özellikle gençlerle iyi bir diyalog kurar, onları yönlendirir. Şakacı, taklit kabiliyeti yüksek, kalabalıklara hitap edebilen, rahat konuşabilen yönetici, hareketli ve neşeli bir insandır. Bazı köylüler, oyun çıkarmayı yaygın hale getirmiş bu tür oyunculardan bahsederken, ""onun duruşu gülünçtür"" biçiminde tasvir ederler. Hatta bu insanlar çoğu kez fiziki görünüm açısından da kaşlarının kalın, burnunun veya kulaklarının büyük oluşu gibi fizyonomik özellikleriyle ilk bakışta dikkat çekerler. Farklı taraflarına rağmen yönetici, bu işi meslek haline getirmiş değildir. Köydeki diğer komşuları gibi tarım veya hayvancılıkla uğraşır, yöneticilik maddi kazanç sağlayan bir iş değildir. Köylerde oyunları hazırlayan kişilere özel bir ad verilmez.

2. Oyuncu

Oyunlarda rol alacak oyuncular da bu işi meslek haline getirmiş insanlar değillerdir. Diğer köylüler gibi, günlük hayatlarını sürdürürler. Gerektiği zaman oyuna çağrılırlar. Hatta çoğu kez ikinci derecedeki roller için seyircilerden herhangi biri ortaya alınır. Oyunu önceden bildiği için açıklamaya gerek kalmaksızın rolünü oynar.

Özel yetenek isteyen bazı oyunların belli oyuncuları vardır. Dehlenk, Tandıra Koydum Paçayı, Turna Barı, Sarı Zeybek gibi oyunlar, özel bir beceriyi gerektirir ve bu oyunları en iyi çıkaran oyuncular herkes tarafından bilinir.

Oyunlar genellikle gençler tarafından hazırlanır. Yaşlılar, gençliğinde oynamış olsa bile bulundukları yaşta oyun yapmaktan kaçınırlar. Ama, oyunu bilen bir başkası yoksa yoğun ısrarlar karşısında rol almayı kabul edebilirler.

Karşılıklı konuşmalarda oyuncular belli bir klişeye uymak zorunda değillerdir. Oyunun muhtevasını değiştirmeden ortamın gerektirdiği esprileri yaparlar. O anda gerekli gördükleri bazı sözleri ekleyebilirler. Oyunun akışını bilmediği için birtakım aksamalara neden olabilecek kişilere rol verilmez.

Bazen oyunda rolü bulunan oyuncu gerçekte olmadığı halde varmış gibi kabul edilir. Pehlivan oyununda güreşçi, karşısındaki hayali kişi ile konuşur, onunla güreşir. Bazen de herhangi bir eşya, oyuncu yerine konulur. Sarhoş oyununda delikanlı, eline geçirdiği bir minderi borçlu kişi kabul ederek onunla kavga eder, yere yatırır, yumruklar.

3. Seyirci

Kış yarısı oyunları dışarıda oynandığı için zamanını ayırabilen herkes bu oyunları izleyebilir. Ancak, kapalı yerlerde sergilenen oyunlarda cinsiyet ve yaş faktörleri dikkate alınır. Erkeklerin çıkardıkları oyunların seyircisi genç ve orta yaşlı erkeklerdir. Bazen küçük çocuklar ve yaşlılar da izleyici olarak bulunurlar. Kadın oyuncuların seyircileri de kadınlar ve küçük çocuklardır.

Erzurum köy seyirlik oyunlarında seyirci, oyun ve oyuncuyla iç içe yaşar. Sadece seyretmekle kalmaz, zaman zaman oyunda geçici bir rol alır, sonra seyretmeye devam eder. Tortum-Cihanlı köyünde oynanan Deve oyununda, önünde durulan evin sahibi dışarı çıkar. O da oyunu bilmektedir. Kadıya hitaben ""Kadı efendi, şu kızların oynasın da bir görelim"" diyerek oyuna katılır. Oyunun ilerleyen bölümlerinde ev sahibi deveye biner. Deve bir süre oynadıktan sonra iner. Aynı hareketleri bir başka evin önünde o evin sahibi yapar. Böylece değişik kişiler oyuna girer, çıkar.

Bazı oyunlarda seyirci istemese de oyuna sokulur. Nazır oyununda ayakkabıya gireceğini söyleyen oyuncu ""bana nazar veren var"" diyerek seyircilerden herhangi birini ortaya çıkarır. Seyirci, ne için çağrıldığını ve ne yapacağını bilmez. Elleri isli olan diğer oyuncu, ortaya çıkan seyircinin arkasına geçerek gözlerini kapatır ve isli ellerini onun yüzüne sürer. Oyun biter. Doktor oyununda hasta, Berber oyununda müşteri, Dam Üstü Örtmek oyununda ağaç olacak kişi çoğu kez seyirciler arasından rastgele seçilir.

Açık havada oynanan oyunlarda kadın-erkek, yaşlı-genç herkes oyunu sokakta izler. Kadınların bir kısmı evlerin penceresinde, bacada, eşik üzerinde, münasip gördüğü herhangi bir yerde oturur. İçeride oynanan oyunlarda ise, oyuncular ortada olur, seyirciler onların çevresini kuşatır. Derlemelerimiz sırasında bazı oyunlar ilkokulun bir dershanesinde sergilendi. Bu durumda seyirciler ders salonunun sıralarında otururken oyuncular yazı tahtasının önündeki boşlukta oyunlarını icra ettiler. Böylece, çağdaş tiyatroda olduğu gibi bir çeşit seyirci koltukları ve sahne birbirinden ayrılmış olur.

Bazı oyunlarda seyircilerin katılımı zorunludur. Oyun, seyircilerden müstakil olarak sergilenmez. Kişi oyununda satıcı, elindeki iğnelerle içeriye girer. Bunları seyircilerden birkaçına satar ve ücretlerini daha sonra alacağını söyleyerek çıkar. Böylece, oyuncu ve seyirci yüz yüze gelmiş olurlar. Biraz sonra satıcı tekrar gelir ve sattığı iğnelerin ücretini ister, vermeyenleri cezalandırır. Seyirciyi oyuna sokan bu oyunlar daha çok düğünlerde yapılır ve oğlan evinden gelen dünürcüler muhatap kabul edilir. Böylesi durumlarda dünürcülerden bahşiş alınması amaçlanır. Kadınların kına gecesinde oynadıkları Kız Kaçırma oyunu da aynı esasa dayanır. Oyuncu, oğlan evinden gelen herhangi bir kadını kaçırır, bahşişini aldıktan sonra bırakır.

Seyirlik oyunlarda oyuncu olmak kadar, seyirci olmak da birtakım güçlükleri beraberinde getirir. Seyirci, oyunun herhangi bir yerinde ortaya çağrılır. Kendisine, bilmediği bir şaka yapılır. Dehlenk oyununda ağzında su bulunan oyuncunun suyu kimin üzerine püskürteceği bilinmez. Bu nedenle seyirciler uyanık bulunması gerekir.

Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi

C. Dekor ve Aksesuarlar

Erzurum köy seyirlik oyunlarında dekor bir ihtiyaç olarak kendini hissettirmez. Dışarıda oynanan oyunlarda bütün sokak bir dekordur. İçeride sergilenen oyunlarda ise kapı, pencere gibi unsurlar dekoru oluşturur. Çoğu kez dekor varmış gibi telakki edilir. Gürzali oyununda nişanlı genç ile onu kaynanasının evine götüren baba, mevcut olduğu farzedilen, ama gerçekte olmayan kapının önünde dururlar. Bu oyunun benzeri olan ve Süleyman Kazmaz tarafından asker ocağında derlenen oyunda İsmail, dükkana gider. Dükkan seyircilerin bulunduğu yer, dükkancı da önünde durdukları seyircidir. Erlerin yatakhanesinde sergilenen bu oyunda ranzalardan biri, İsmail'in nişanlısının evi olarak kabul edilir. İsmail, ranzalardan birinin kenarına dokunarak kapıya vurma hareketleri yapar.

Osman Gider Oduna Çarığı Bağlar Buduna oyununda Osman, oyunun oynandığı odanın kapısını çalar. Osman'ın hanımı gider, kalçasıyla kapıya vurarak cilling der ve kapıyı açar.

Köy seyirlik oyunlarında dekora fazla yer verilmeyişine karşılık aksesuar oldukça önemlidir. Oyunlarda üç çeşit aksesuar kullanılır:

1. Gerçek aksesuar: Süpürge oyununda çamaşır ve süpürge, Göç oyununda ekip biçme hareketleri sırasında ot ve kara saban, Kalaycı oyununda kap-kacak, Çeşmeye Vardım Ana oyununda testi ve leğen, Nalbant oyununda çekiç, kelpeten, yunacak gibi nalbant gereçleri birer gerçek aksesuar olarak karşımıza çıkar.

2. Temsili aksesuar: Herhangi bir eşya veya alet yerine mümkün olduğu kadar ona benzeyen bir şey kullanılır. Berber oyununda ustura yerine kasatüra, Keleş oyununda ineği kesmek için bıçak yerine odun parçası ve terazi yerine değnek, Kişi oyununda iğne yerine kibrit çöpü temsili olarak kullanılan aksesuara örnek teşkil eder.

3. Canlı aksesuar: Bazı oyunlarda eşya yerine insan kullanılır. Turşu Satma oyununda satıcının sırtına bağlanan kişi, turşu küpünü; Tarla Bölme oyununda elleri dizlerinin altından bağlanarak yuvarlak hale getirilen insan, sınır taşını; Dam Üstü Örtmek oyununda seyircilerden herhangi biri, ağacı; Değirmen oyununda ortada bulunan teştin etrafında sıralanarak hareket edenler, değirmen taşını; Tuz oyununda eşeğin sırtına yüklenen kişi, tuz dolu torbayı; Nalbant oyununda öküzün ayaklarını yukarıya dikmeye yarayan kişi, tezgahı; Kalaycı oyununda kollarının arasına çubuk geçirilmiş olan ve çömelmiş vaziyette oturan kişi, körüğü; Kadı oyununda elleri ve ayakları üzerinde eğilen kişi, sandalyeyi temsil eder.

Canlı aksesuar, komik bir durumun gerçekleşmesi için kullanılır ve aksesuar görevi yapan kişi, çeşitli eziyetlerle zor durumda bırakılarak gülünç hale getirilir. Sınır taşının sağa sola atılması, turşu küpünün üzerine su dökülmesi körük olan kişinin ağzına çamur sıvanması gibi.

Bunlardan başka bazı oyunlarda, olmayan nesnelerle oynama söz konusudur. Aksesuarlar olarak kullanılan şey görülmez, ama varmış gibi kabul edilir. Öküz kesme ve Keleş oyunlarında satıcı eliyle karşısındakine et verme hareketleri yapar, ancak, ortada et olmadığı gibi, onu simgeleyen herhangi bir nesne de yoktur. Oyuncuların kendi aralarında olduğu gibi oyuncularla seyirciler arasında da hayali bir bağ kurulur ve böylece muhayyel varlık elden ele dolaştırılır. Tezek Toplama oyununda kızlar yerden tezek toplama hareketleri yaparlar. Topladıkları hayali tezekleri eteklerine biriktirirler.

Köy Oyunları Hakkında Genel Bilgi

D. Makyaj ve Kostüm

Seyirlik oyunlarda köylü, makyaj için kolayca ulaşabildiği yakın çevresinden temin edebildiği doğal maddeleri kullanır. Deve oyunda arap rolünü oynayan kişi, yüzüne siyah ayakkabı boyası sürer, koyun yününden sakal ve bıyık yapar. Yüzü siyaha boyamak için tencere isi, kurum, odun kömürü gibi maddeler de kullanılır. Hayvan rolleri için başlık geçirilerek kulak yapılır. Keşgem oyununda ahiretten gelen kişiyi canlandıran Keşgem'in gözleri, ağız ve burun delikleri açık kalacak şekilde yüzüne hamur yapıştırılır. Bazen un sürülmesi de mümkündür. Erkek oyuncular daima bıyıklı olurlar. Bıyıksız olanlar koyun yününden bıyık yaparlar. Sakallı bir kişilik canlandırıldığında da yünden sakal yapılır yahut yüzün sakallı olması gereken kısımlar boyanır. Erkek kılığına giren kadınlar da yünden bıyık yaparlar veya bıyık yerini siyaha boyarlar.

Oyunlarda kullanılacak kostümler de yakın çevreden, evden temin edilir. Şükrü Elçin oyuncuların giyecekleri elbiseyi ve kullanacakları eşyayı temin edecek adama orta ve doğu Anadolu'nun bazı yerlerinde çoriş adının verildiğini belirtir. Ancak, Erzurum köylerinde böyle bir isme rastlayamadık. Köy oyunlarında kostüm kullanılmakla birlikte oyuncunun, canlandırdığı kişiye bütünüyle benzemesi gerekmez. Örneğin kadın kılığına giren erkek bir entari giyinir, başına yazma alır, yaşmak yapar, ama ayakkabılarını değiştirmez. Hatta pantolonunu da çıkarmaz. Pantolonunun paçalarını çorabın içine yerleştirir. Önemli olan, köylü kadın kıyafetini mümkün olduğu kadar seyirciye hissettirebilmektir. Bayan elbisesinin temininde güçlük çekilirse oyuncunun başına bir bez parçası veya mendil örtmesi yeterlidir. Bunun örneğine Altınbulak köyünde Sarı Zeybek oyununda tanık olduk. Yaşlı bir kişi olan Derviş Tülü, başına bir mendil örtmek suretiyle kadın rolünü oynadı.

Bütün oyunlarda rol gereği canlandırılan tipin en çarpıcı giyim özellikleri yansıtılmaya çalışılır. Keşgem oyununda ahiretten gelen kişi beyaz elbiseler giyinir; Natır oyununda sakat babanın elinde baston bulunur; Göç oyununda anne ihramlı ve yaşmaklıdır; İmam oyununda imam, başına bir kavuk, sırtına kalın bir palto, eline uzun bir değnek alır; Doktor oyununda doktoru bir beyaz önlük giyinerek rolünü yerine getirir. Pehlivan oyununda ise pehlivana az-çok benzemek için oyuncu, elbiselerinin belden yukarısını çıkarır.

E. Dans ve Müzik

Erzurum köy seyirlik oyunlarında çok gelişmiş biçimiyle olmasa da dram, müzik ve dans iç içe geçmiştir. Dans, çoğunlukla müzik eşliğinde sergilenir. Bazı oyunlarda seyircilerin de katılımıyla bu, toplu dansa dönüşür. Danslar, oyunlardaki mahiyet ve fonksiyonlarıyla değişiklik arz ettikleri için bunları gruplar halinde incelememiz yararlı olacaktır.

1. Oyunun muhtevasında yer alan danslar: Dans, oyunun içeriğinde mevcuttur ve olayların akışı içinde ortaya konulur. Er Bulunur Bar Bulunmaz oyununda kocasının yokluğunu fırsat bilen kadın, düğün evine gider, oradaki bar'a yani raksa iştirak eder. Kocası eve geldiğinde hanımını bulamayınca düğün yerine gider, o da dansa katılır. Burada oyuncuların amacı seyircilere dans gösterisi sunmak değildir. Oyunun akışı, onu gerektirir.

Aynı durum Osman Gider Oduna Çarığı Bağlar Buduna oyununda da söz konusudur. Yine kocasının bulunmadığı bir anda evin hanımı komşuları toplayarak dans eder. Buradaki dans, oyunun bir parçası niteliğindedir. Gelin Bayıldı ve Deve oyunlarındaki danslar da bu türdendir.

2. Dans biçiminde sunulan oyunlar: Deli Kız, Tandıra Koydum Paçayı ve Çeşmeye Vardım Ana oyunlarında dans, taklitlerle, olay örgüsü ile bütünleşmiştir. Daha doğrusu, oyun figürlerinde belli durumların veya kişilerin taklidini görüyoruz. Dans ögesini çıkardığımız zaman oyunun bütünlüğü ve fonksiyonu bozulmuş olur. Cüce, Çocuk Düşürme, Dehlenk gibi tek kişilik oyunlarda da ilk dikkati çeken unsur danstır. Ama dans ederken taklit yapılır, müzik eşlik eder. İki kişi tarafından oynanan Sarı Zeybek oyunda kız kaçırma, Turna barında ise turna taklidine yer verilir.

3. Dans ögelerinin kullanıldığı taklitler: bazı oyunlarda kişiler veya durumlar taklit edilirken dans gösterileri sunulur. Cihanlı köyündeki Berber oyununda berberi ve traş olayını taklit eden oyuncu aynı zamanda müziğin ritmine uygun hareketlerle dans ögelerini ortaya koyar. Yastıktepe'de sergilenen Değirmen oyununda da bir daire oluşturan oyuncular değirmen taşını taklit ederken aynı zamanda müziğin ritmine uymaya çalışırlar.

4. Oyunun hemen ardından sergilenen münferit veya toplu danslar: bu gruptaki danslar, oyunun muhtevasıyla ilgili olmaksızın bir çeşit bitiş gösterisi niteliğindedir. Kambur, Tezek Toplama, Boncuk oyunlarının sonunda konuya bağlı olmayan bir dans sergilenir.

Erzurum köy seyirlik oyunlarında müzik ihtiyacını karşılamak üzere çeşitli aletler ve yöntemler kullanılır. Eğlence yerlerinde ilk akla gelen çalgılar davul ve zurnadır. İkisi birlikte çalınır. Davul-zurnanın bulunmadığı yerlerde klarnet, tef, darbuka, bağlama ve ney çalınır. Özellikle kadınlar arasında sergilenen oyunlarda tef çalınması yaygınlık kazanmıştır. Bunlardan hiçbiri bulunmazsa köylü kendi imkanlarını kullanarak herhangi bir gaz yağı tenekesini alır, eliyle darbuka gibi çalar. Bazı yerlerde büyük güğümün ağzına yakın kısmı koltuk altına sıkıştırılır, alt tarafı darbuka gibi çalınır. Hatta bu alet ve eşyalardan hiç birinin bulunmaması halinde köylü yine müzik unsurundan vazgeçmez ve oyuna uygun bir ezgi ile ""dara nira ninay nini nina nay, dara nay, niri nay, niri niri nam"" gibi mırıldanmalarla ahenk oluşturmaya çalışır.

Görsel Kaynak: Nihat Kılıçoğulları

Yorumla
Facebook Twitter Telegram Whatsapp Linkedin Pinterest
{{begeni}} {{yorumsayi}}
2 Kasım 2024 20:00
Kullanıcı
{{item.IsimSoyisim==' '?"Kayıtsız Kullanıcı":item.IsimSoyisim}}
{{tariheCevir(item.KayitTarihi)}}

{{item.YorumMetni}}

{{item.BegenSay}}
Oturum Açınız

Yorum yazmak için oturum açmalısınız.

Oturum Aç Üye Ol

Mağazada Çok Satılanlar

Mağaza